11 Yaşında Çocuk Deyip Geçmeyin! O Bir Seri Katil

Şimdi okuyacağınız hikaye, bir polisiye romanın sayfalarından alınmış gibi gerçeküstü bir hikayeden çok daha fazlasıdır. Bu hikaye, tarihin en dehşet verici seri katillerinden birinin acımasız yolculuğunu anlatıyor. Ancak, bu seri katili diğerlerinden ayıran çarpıcı bir detay var: O, cinayetlerini işlerken henüz 11 yaşındaydı.

Mary Bell, yaşına rağmen iki vahşi cinayetin sorumlusu olarak adını tarihe yazdırmıştı. Daha da korkunç olanı, kurbanlarının da onun gibi masum çocuklar olmasıydı. Bu hikayenin detaylarına indikçe, gerçeklerin dehşetini daha fazla hissedeceksiniz.

Sizi daha da ürpertecek bir gerçeği paylaşmalıyım: Mary Bell, cezaevinde geçirdiği yıllardan sonra serbest bırakıldı ve bir şekilde gözden kayboldu. Belki de şimdi, gizli saklı bir yerde, başka karanlık sırların peşinde dolaşıyor olabilir.

1957 yılında, İngiltere’nin Corbridge bölgesinde dünyaya geldi.

Mary Bell, son derece zorlu bir aile geçmişinin ürünüydü. Babasını hiç tanımadığı gibi, annesi Betty Bell de akıl sağlığı sorunları yaşayan biri olarak biliniyordu. Annesinin sık sık kayıplara karışması ve Mary’yi tek başına bırakması, genç kızın ebeveynsel bakım ve rehberlikten yoksun bir şekilde büyümesine neden oldu. Bu da çocuğun psikolojik sağlığına olumsuz etki etti.

Mary Bell’in bebeklik dönemi zorlu geçti ve yıllar ilerledikçe tuhaf davranışlar sergilemeye başladı. Değişken ruh hali, bu sorunları ele veriyordu ve bu nedenle öğretmenleri ve arkadaşları zaman zaman endişeliydiler. Ancak, Mary Bell’i hiçbir şey durduramadı. Kavgalara karıştı, diğer çocukları ciddi şekilde yaraladı ve bu tür şiddet olaylarına karıştı.

Yetiştiği sorumsuz ve ebeveynsiz ortamdan dolayı şiddet ve illegal suçlar onun için meşrulaşmış.

Özellikle küçük yaşlı çocuklara yönelik şiddet eğilimleri gösteren Mary Bell, üzücü bir olayın ardından neredeyse birkaç hafta sonra ilk cinayetini işledi. 25 Mayıs 1968’de, 4 yaşındaki Martin Brown’ı öldürdü. Bu masum çocuğu boğarak hayatına son verdi ve cesetini terk edilmiş bir evin içinde bulundu.

Otopsi sonuçlarına göre, işkence ya da şiddet izleri bulunmadığı için Mary Bell ilk bakışta şüpheli görünmüyordu. Ancak cinayet sonrası sergilediği garip davranışlar, onun gerçek niyetini yavaşça ele veriyordu.

Olaylardan kısa bir süre sonra, öldürdüğü çocuğun evine giderek kendisini görmek istediğini söyledi.

Kapıyı açan aile, bu isteği duyduğunda şaşkına döndü ve Brown’ın öldüğünü doğruladı. Mary’nin “Öldüğünü biliyorum, onu tabutunda görmek istiyorum” şeklindeki cevabı, ailenin anlam veremediği tuhaf bir davranıştı. Mary, bu sırada oldukça açık ipuçları veriyordu, ancak bu sinyalleri o ana kadar kimse fark etmemişti.

Ölen çocuğun evinde yapılan incelemeler sonucunda bulunan notlar, Mary’nin suçlu olduğu düşüncesini daha da güçlendirdi. “Martin Brown, seni biz öldürdük. Geri dönebileyim diye öldürüyorum. Sizler faresiniz ve Martin’i biz öldürdük.” yazılı notlar, hala masum bir “şaka” olarak görülüyordu, ancak gerçekler daha karmaşık bir hikayeyi işaret ediyordu.

Aynı yılın temmuz ayında ikinci cinayetini işledi. Maktuller değişmiyordu, öldürdüğü kişi yine bir çocuktu.

31 Temmuz 1968’de, 3 yaşındaki Brian Howe, son olarak Mary Bell ile görüldü ve bu tarihten sonra kendisinden hiçbir haber alınamadı. Maalesef, Brian’ın cansız bedeni aynı gün ıssız bir arazide bulundu, ve tıpkı Martin Brown gibi boğularak öldürülmüştü. Ancak bu sefer katil, geçmişte olduğu gibi şansa güvenemezdi. Çünkü çocuğun vücudu üzerindeki şiddet izleri ve karnındaki “M” benzeri işaret, Mary Bell’in suçunu kısa sürede ele verdi.

Bu dehşet verici cinayetlerin ardından, polisler, zayıf şiddet belirtilerinin yalnızca bir çocuğa ait olamayabileceğini düşünerek, bölgedeki tüm çocukları sorgulamaya başladılar. Sorgulamada dikkat çeken ve çelişkili ifadeler veren iki kişi vardı: Mary Bell ve hayatındaki tek arkadaşı olan Norma Bell.

Arkadaşı, sorgulama sırasında Mary’yi ele verdi.

Arkadaşının ifadeleri sayesinde suçu açığa çıkan Mary Bell, 17 Aralık 1968’de müebbet hapis cezasına mahkum edildi. Bu olay bir süre basının ilgisini çekti ve toplum için “tehlikeli bir birey” olarak algılandı. Mary Bell, bir süre hapishanede cezasını çekti, ancak 1977’de, sadece 20 yaşındayken kaçmayı başardı.

Ancak kaçışı kısa ömürlüydü ve yakalandıktan sonra yine büyük ilgi çekti. Bu olayın ardından, 1980’de Mary Bell’in suçu düşüren bir yasa çıkarıldı ve serbest bırakıldı. Hemen ardından adını değiştirip gözlerden kayboldu. O günden beri izine rastlanmamış durumda. Şu an 66 yaşında olan Mary Bell’in güncel durumu hakkında hiçbir bilgi bulunmuyor.

Kaynaklar: Murderpedia, History of Yesterday, The Crime Ware