Türkiye’deki Ekonomik Paradoks: Maaş Zamları ve Gerçek Enflasyon
Türkiye, serbest piyasa ekonomisini benimsemiş bir ülke olarak, yıllardır arz ve talep dengesine dayalı bir sistemle ilerlemeye çalışıyor. Ancak son yıllarda bu dengenin ciddi şekilde sarsıldığını görmek mümkün. İktidarın ekonomik sorunlara çözüm olarak maaş zamlarına odaklanması, aslında bir sistem arızasının göstergesi. Maaşlara yapılan zamlar, geçim sorununu çözmeye yönelik bir hamle gibi görünse de, enflasyonun çok daha hızlı yükseldiği bir ortamda, halkın alım gücünün düştüğü gerçeğini değiştiremiyor.
Maaş Zamları ve Enflasyon Kıskacı
Türkiye’de çalışanların maaşlarına belirli aralıklarla zam yapılıyor. 2023 yılında asgari ücrette yapılan artış, ilk etapta milyonlarca çalışanı sevindirmişti. Ancak bu sevinç, market raflarındaki etiketlere bakıldığında yerini hayal kırıklığına bıraktı. Kiralar bir yılda %100’ün üzerinde artarken, temel gıda ürünlerinin fiyatları ikiye hatta üçe katlandı. Elektrik ve doğalgaz faturaları ise gelirlerin büyük bir kısmını yutmaya başladı.
Burada temel sorun nedir? Maaş zamları, gerçek enflasyon oranının çok altında kalıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon rakamları, bağımsız kuruluşların açıkladığı verilere kıyasla oldukça düşük. Örneğin, ENAG’ın (Enflasyon Araştırma Grubu) açıkladığı verilere göre, 2023 yılında enflasyon oranı %100’ü aşarken, resmi rakamlar bunun yarısını bile yansıtmıyordu. Bu durumda maaş zamları sadece sembolik bir iyileştirme olmaktan öteye geçemiyor.
Serbest Piyasa Ekonomisi Neden İşlemiyor?
Serbest piyasa ekonomisinin temel ilkesi, devlet müdahalesinin asgari düzeyde olduğu bir sistemdir. Ancak Türkiye’de piyasaya olan müdahalelerin artması, dengenin bozulmasına neden oluyor. Örneğin:
- Kiralarda Denetimsizlik:Büyük şehirlerde ve özellikle hiçbir ekonomik katkının bulunmadığı Sivas’ta kira fiyatları astronomik seviyelere ulaştı. Devletin piyasaya müdahale etmemesi, vatandaşın barınma hakkını adeta piyasanın insafına bırakıyor.
- Temel Gıda Ürünlerindeki Yükseliş: Serbest piyasa şartlarında arz ve talebe bağlı olarak fiyatların değişmesi beklenir. Ancak Türkiye’de artan üretim maliyetleri, yanlış tarım politikaları ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, gıda fiyatlarının kontrolden çıkmasına neden oldu.
- Enerji ve Akaryakıt Fiyatları: Global enerji piyasasındaki değişimlere ek olarak, Türkiye’nin yüksek vergilendirme politikası, enerji fiyatlarını tüketici için neredeyse lüks haline getirdi.
Maaş Zammı mı, Yoksa Kapsamlı Bir Ekonomik Reform mu?
Maaş zammı yapmak kısa vadede bir çözüm olarak görülebilir. Ancak uzun vadede bu zammın halkın cebinde eriyip gitmesi, ekonomik sistemin yanlış yönetildiğini gösterir. İşte bu noktada ele alınması gereken temel sorunlar şunlardır:
- Vergi Yükünün Hafifletilmesi: Türkiye’de maaşlardan alınan vergi oranları oldukça yüksek. Maaş zamlarının bir kısmı, zaten devletin kasasına geri dönüyor.
- Üretime Dayalı Ekonomiye Geçiş: Türkiye, ithalata bağımlı bir ekonomi modeline sahip. Özellikle gıda ve enerji alanında yerli üretimi artıracak politikalar geliştirilmediği sürece, fiyat artışlarının önüne geçmek mümkün değil.
- Kira ve Barınma Politikaları: Kiraların bu kadar artış göstermesi, serbest piyasanın kontrolsüz bir şekilde işlemesinin sonucudur. Avrupa’da birçok ülkede olduğu gibi kira artışlarına tavan fiyat uygulaması getirilmesi, bu sorunu hafifletebilir.
- Gerçekçi Enflasyon Verileri: Ekonomi yönetimi, halkın güvenini kaybetmemek için enflasyon oranlarını gerçeğe uygun bir şekilde açıklamalıdır. Zira, güven duygusu olmadan ekonomik reformların başarıya ulaşması mümkün değildir.
Kişisel Görüş: Çözüm Nerede?
Bir vatandaş olarak, maaş zamlarının kısa vadeli bir pansuman olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de asıl ihtiyaç, ekonomik sistemin kökten reforme edilmesi. Eğer üretim maliyetleri düşürülmezse, enerji bağımlılığı azaltılmazsa ve temel gıda ürünleri erişilebilir hale getirilmezse, maaş zammı ne kadar yüksek olursa olsun, halkın alım gücü düşmeye devam edecektir.
Sorumluluk sadece devlette mi? Elbette hayır. İş dünyasının da sorumlulukları var. Ancak iş dünyasının ekonomik krizle mücadele edebilmesi için devletin yol gösterici ve destekleyici bir politika izlemesi gerekiyor.
Sonuç: Piyasa Ekonomisine Sahip Çıkmak Şart
Türkiye’de serbest piyasa ekonomisi işliyormuş gibi görünse de, piyasanın dengesi uzun süredir bozuk. Bunun sonucunda halk, geçim derdiyle boğuşuyor. Maaş zammı, bir çözüm değil; sistemin sorununun üzerini örtmeye yönelik geçici bir önlem. Devletin, serbest piyasa ekonomisinin temel ilkelerine uygun şekilde adil bir sistem kurması ve ekonomik reformları hayata geçirmesi, halkın refah seviyesini artırmak için atılması gereken ilk adımdır.
Ekonomiyi güçlü bir temele oturtmadan yapılan her maaş zammı, çare değil, sorunların büyümesine neden olacaktır. Türkiye, uzun vadeli çözümleri konuşmalı; geçici pansumanlarla oyalanmayı bırakmalıdır.